2 günlüğüne Istanbula yeniden geldim bazı küçük işlerim için.
Yaşaması aşk çilesi bitmez İstanbul
Aman ne oldu çilesi bitmedi derseniz trafiğinden başlayıp çoluğuna çocuğuna kadar yazıveririm bak şurda.
Ama ayrılsak da beraberiz misali vazgeçilmez kendisi.
Öncelikle uzun bir süre uyumadığımı anlamadan uyudum.(Deliksiz uyumak)
Öyle yorulmuşum.
Alarm kurmayı unutunca utanılacak bir saatte uyandım ay gün boşa gitti diye dövünürken attım kendimi yollara.
Kayışdağın'da yaşamak demek bitmek bilmeyen yol.
Normalde otobüslerde metroda uyumayı tercih eden bir insanım ama o kadar uykudan sonra etrafı izlemek insanları izlemek daha doğal geldi.
Hele metroda bayılıyorum insanları izlemeye.
Yanlış anlamayın dikizci bir sapık değilim izlemekten kastım "nasıl bir hayatı var acaba, neye üzüldü, ne güzel mutlu bla bla bla.. "
Daha çok insan betimlesi yapmak için işe yarıyor. Bi denesen diyorum.
Kadıköy'e sonunda ulaştıktan sonra (40dk) hadi bugün turist gibi yaşamaya tam gaz devam dedim.
Moda'ya Aydan ile buluşmaya gidinceye kadar her yere sanki ilk kez görüyormuş gibi baktım.
Ay deniz ne güzel ay insanlar ne çok bu nasıl bir trafik olamaaaaaaz nidaları içimden yükseldi.
İstanbul'un bir özelliği de bu bence; ne kadar yaşarsan yaşa yabancısın sonunda.
Modaya ne çok kafe açılmış.
Kadıköy'den bağımsız bence orası.
Havası insanı kedisi köpeği bi farklı daha bi sakin pozitif enerjili.
Walter's Coffee Roastery' de (Breaking Bad sevenler buraya <- ) buluştuk. Gidin görün kahvenizi için ben bayıldım. İçim açıldı desem yeridir.
Böyle yerlerde sohbet edip kahve
icmeye bayılıyorum. Bana göre her insanın her mekanın her yolun her yiyeceğin bir enerjisi var ve bu enerji hayatlarımıza bir yerde dokunuyor.
Bu mekanda güzel enerji alıp o dokunuşu mutlulukla hissedebileceğiniz bir yer.
Moda da gezmek zaten artı huzur.
Ordan sonra karnımız zil çalmaya başlayınca ne yesek derdine düştük.
Ve Semolina Kafe'de bulduk kendimizi. ( Işınlanmadık tabiki foursquare'den yorumlara baktık :)
Burası biraz karanlık ama gel otur saatlerce otur.
Küçük şarap dolabı , sevimli kitaplığı köşesinde 2 küçük koltuğuyla pek yerli hissetmiyorsunuz.
Duvardaki tabloları da başarılıydı.
Özellikle Into the Wild karavan tablosunu görünce ben gittim.
Ev Yapımı Italyan makarnaları hakkında güzel yorumlar vardı.
Bizde hadi deneyelim dedik.
Bir hamurişi sever olarak ayrıca bir gün diyetisyeniniz olacak birisi olarak bu ne yaman çelişki ağzımın suyu aka aka pesto soslu makarnamı seçtim.
Pesto sos deyince kendisini o kadar severim ki ekmeğin üstüne sürüp Nutellada neymiş ben pesto sos kızıyım diyerek yerim.
Italya merakım burda başlıyor ama Karaman'da doğdum.
Hayırdır Reenkarnasyon mu oldum?
Başarılı yemek yeme tarzı demek " kalorisi bazen gerçekten önemsiz " bu ister bir makarna ister bir dürüm olur kaliteli yapılmış, yerken mutlu hissedebileceğiniz yemektir.
Kendinize bir gün özensiz bir şekilde Türk kahvesi yapın.
Umursamayın nasıl yaptığınızı gelişi güzel koyun malzemeleri keyfinizi düşünmeden için sadece midenizi dolduracaksınız.
Kahve Yapımı 5 dakika içmesi 10 dk desek hayatınızdan toplamda 15 dakika huzursuz gereksiz bir şekilde gitmiş olacak.
Birde anın tadını çıkararak yapmaya başlayın kahvenizi. Bir müzik açın, kahvenizi tazecik seçin, koklaya koklaya pişirin.
İçerken camdan dışarı bakın kahvenizi hissedin.
O 15 dakika şimdi size 2 saatlik bir enerji olarak geri döndü.
Yemek seçerken de öyle o an ne yerseniz mutlu olacaksınız ne sizi yemekten sonra halsiz değil de mutlu hissettirecek biraz düşünün derim.
Yemek yerken daha önemli bu.
Mesela makarna yiyeceksiniz.
Tavuklu sebzeli makarna diyelim.
Çiğneyin. Çiğnerken yemeğe odaklanın.
Hangi tadı önce aldınız?
Domates ağzınızda erisin gitsin.
Biberler domatesle karışsın.
Yerken farkedin bunu hangi lezzet sizi daha mutlu etti?
Tavukla beraber sebze tadı hemen geldi mi?
Domates sosunda sarımsak var mı?
Hepsini yerken çiğnerken anlayarak düşünerek mutlu olarak yiyin.
Direk yutarsak yemekleri ne anlamı var yemek yemenin?
Makyaj yapmak gibi aslında makyaj malzemelerini yüzümüze dökmüyoruz özene özene fondöten sürüyoruz. Eyeliner çekmek için bazen dakikalarca uğraşıyoruz. Ne için yüzümüz için güzel görünmek için.
Midemiz için ruhumuz için de yemek yemeye bu şekilde önem vermemiz gerekiyor bence.
Bu bir beslenme önerisi değil.
Yaşam önerisi.
Direk yutarsak o anın tadını çıkarmazsak eyelineri burnunuza ruju alnınıza sürmekten ne farkı var bunun?
(Erkeklerde traş olmak gibi düşünebilir biraz kadınsal oldu.)
Yediğiniz her yemek çiğnediğiniz her lokma mutlulukla dönsün size.
Bende bugun bu şekilde yedim yemeğimi.
Ordan çıktıktan sonra Moda sokaklarını geze geze etrafa baka baka yürüdük yolda.
Hadi dedik turist olalım gerçekten.
Kadıköy sahilde fotoğraf falan çektirdik kahkahalarla.
Sıcak ve trafiğin etkisiyle ne turisti ya of bu ne be diyerek eve döndük.
Yemek yemek, gezmek, kahve içmek, sohbet etmek, yazı yazmak desek hobilerimize "çok klişe" deriz.
Ama en klişe hobiler bende!
Klişeliklerle görüşmek üzre.